Göz Merceği Nasıl Takılır? Görmenin Anatomisi Üzerinden İktidarın Yapısına Bir Bakış
Toplumsal düzeni, güç ilişkilerini ve vatandaşlık kavramını sorgulayan bir siyaset bilimci olarak, bazen en derin politik metaforların insan bedeninde saklı olduğuna inanırım. “Göz merceği nasıl takılır?” sorusu, yalnızca tıbbi bir prosedürü değil, aynı zamanda görme biçimlerinin nasıl biçimlendirildiğini, kimlerin dünyayı nasıl “görmeye” hak kazandığını da hatırlatır. Çünkü her mercek, bir bakış açısıdır; her bakış açısı da bir iktidar ilişkisidir.
Görmenin Siyaseti: İktidarın Gözünden Vatandaşın Bakışı
Bir göz merceği ameliyatında, eski, bulanık mercek çıkarılır ve yerine yeni, saydam bir yapay mercek takılır. Bu eylem, tıpkı siyasal sistemlerdeki reform süreçlerine benzer. Devletler, kurumlar veya ideolojiler de zaman zaman toplumu daha “net” görme iddiasıyla eski yapıları çıkarır, yeni mekanizmalar takar.
Ama şu soru kaçınılmazdır: Yeni mercek gerçekten görme biçimimizi düzeltir mi, yoksa yalnızca iktidarın kendi bakışını mı netleştirir?
Göz merceğinin takılma süreci, genellikle dakikalar içinde gerçekleşir. Ancak toplumsal merceklerin değişimi yüzyıllar sürebilir. Devletler, bireyin “neye bakacağını” değil, “nasıl bakacağını” da düzenler. Bu durum, ideolojinin en görünmez ama en etkili hali olarak karşımıza çıkar.
İktidar, Kurumlar ve Görme Denetimi
İktidar, sadece yönetmek değil, aynı zamanda algıyı yönlendirmektir. Modern tıpta cerrah, göz merceğini milimetrik bir hassasiyetle yerine yerleştirir. Politik düzlemde ise kurumlar, toplumsal mercekleri aynı hassasiyetle ayarlar: eğitim sistemi, medya, hukuk ve din gibi yapılar, vatandaşın “görüş alanını” belirler.
Bir mercek yanlış yerleştirilirse bulanık görüntü yaratır; bir kurum yozlaşırsa toplumsal algı bozulur. Bu yüzden “göz merceği nasıl takılır?” sorusunu yalnızca bir sağlık prosedürü olarak değil, bir iktidar pratiği olarak okumak mümkündür. Çünkü her toplum, kendi göz merceklerini kendi çıkarları doğrultusunda yerleştirir.
Cinsiyet ve Görme Biçimleri: Erkek Stratejisi, Kadın Katılımı
Toplumda erkeklerin ve kadınların dünyayı “görme” biçimleri, siyasal davranışlarda açıkça gözlemlenir. Erkekler, genellikle stratejik, planlayıcı ve güç merkezli bir mercekten bakar. Onlar için görmek, kontrol etmektir. Kadınlar ise çoğunlukla demokratik katılım, dayanışma ve empati üzerinden görür. Onlar için görmek, anlamaktır.
Bu farklılık, göz merceği metaforu üzerinden değerlendirildiğinde ilginç bir tablo sunar:
Toplum, erkeklerin “güçlü gözlerini” ön plana çıkarırken, kadınların “gören yüreğini” ikinci plana iter. Ancak gerçek bir siyasal berraklık, bu iki bakışın birleştiği yerde ortaya çıkar.
Yani, bir toplumun “görmesi”, yalnızca kimlerin baktığına değil, nasıl baktığına bağlıdır.
İdeoloji Olarak Görmek: Kim Kimin Gözünü Değiştiriyor?
Göz merceği takılırken, hastaya lokal anestezi uygulanır. Bu anestezi, bedenin farkındalığını geçici olarak ortadan kaldırır. Aynı şekilde, ideolojiler de bireylere “düşünsel bir anestezi” uygular.
Vatandaş farkında olmadan, kendisine takılan ideolojik mercekle bakar; dünya artık kendi değil, sistemin görmek istediği biçimdedir.
Burada sormamız gereken provokatif soru şudur: Biz gerçekten kendi gözlerimizle mi görüyoruz, yoksa başkalarının bizim için yerleştirdiği merceklerle mi?
Eğitimden medyaya, siyasetten ekonomiye kadar her alan, bir “görme biçimi” dayatır. Bu dayatmaların farkına varmak, hem siyasal bilinç hem de bireysel özgürlük açısından bir tür “görme rehabilitasyonu”dur.
Vatandaşlık ve Yeni Görme Biçimi
Bir göz merceği ameliyatının ardından hasta, dünyayı yeniden tanır. Renkler daha canlı, çizgiler daha belirgindir. Ancak bu netlik, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir yeniden doğuştur.
Siyasal açıdan da birey, kendi merceğini fark ettiğinde, vatandaşlık bilinciyle yeniden doğar. O artık yalnızca bakan değil, gören bir yurttaştır.
Gerçek demokrasi, her bireyin kendi göz merceğini seçme özgürlüğüdür.
Hiç düşündünüz mü, toplum olarak hangi mercekle bakıyoruz? Devletin taktığıyla mı, medyanın cilaladığıyla mı, yoksa kendi bilincimizin şekillendirdiğiyle mi?
Sonuç: Görmek Bir Hak, Yanılsama Değil
“Göz merceği nasıl takılır?” sorusunun cevabı, yalnızca tıbbi bir açıklamada değil, siyasal bir farkındalıkta gizlidir.
Tıpkı bir cerrah gibi, her birey kendi görme biçimini seçme sorumluluğunu üstlenmelidir. Çünkü yanlış takılmış bir mercek, dünyayı bulanık gösterir; yanlış kurulmuş bir düzen, toplumu.
Bugün, görmenin politik bir eylem olduğunu hatırlamanın tam zamanı.
Peki senin merceğin kim tarafından takıldı?
Ve en önemlisi: Sen gerçekten kimin gözünden görüyorsun?